olay türkçe dilinin yetersizliği olabilir.
deme kalbura kallabur; lugat-ı fasihten evlâdır galat-ı meşhur... türk dil müessesesi "kurum - olay - oy - doğa - sorun - uzman - özgür - sınav" gibi uydurma kelimelerin etimolojisi ve vezinlerinin de mantiki temelini vuzuha kavuştursun... (varsa). kurum kadim türkçe'de is tortu demekti ki bacada olurdu; bu müesses'in / tesis edilmişin yerine nasıl geçip de müessese oldu? veznini vuku bulmuş hadiseden alan vakâ nasıl olay oldu? kadim türkçe'de bile olmayan; avam nazarında bir sızlanma mırıltısı oy da nasıl rey oldu? sormak vezninden gelen sorun da nasıl mesele oldu? sorun mu var? sor o zaman! konmak vezninden gelen mevzu nasıl konu oldu? ortaya konan mı demektir; kuş da konuyor... bir sözün bahsi demek olan "mevzu" ile - "konan" bir şeyin mânâ ve nüansı aynı mıdır?
sınav'ı da serbest çağrışım dediğiniz uydurma taktiği ile hav hav'dan getirmediniz mi? sına kadim türkçe'de denemek demek; veznin mantığı varsa da +av masdarı külliyen köpek sesidir. denemek desek de imtihan ile ne alakası vardı? kullanılacak mal denenir; insan denenmez ve insana hassa olanlar imtihan edilir. bu iki kelimenin şuur ve nüansı farklıdır; kelimeler düşünceleri şekillendirir.
doğaya bakalım; veznimiz "doğ"dur ve kadim türkçe'de de sabittir... bu vezni alarak birbiri ile hiç alakası olmayan mefhumlar uyduracağız: "doğa - doğaçlama" tamamen sallıyoruz; doğayı sığırın erkeği olan boğa'dan uyduruyoruz ve "tabiat" yapıyoruz. türk dil baca kurumundayız - sallamaya devam ediyoruz: hazırlıksız konuşmamı yapıyor - sözlerimiz vehleten mi çıkıyor? salla bir masdar "ç" ekle - ne oldu? "doğaçlama..." kadim türkçe'deki vezin de tepetaklak oldu. ikincisini affedelim de üçüncüsünü ne yapalım? hazırlıksız bir konuşma yapan kişi doğayı mı taklit ediyor? "irticalen" kelimesinin karşılığı olarak nasıl geliyor? rical'den irtical'i / rütbe düşürmek veznini "doğaçlama" yaparken kaçıncı şişedeydiniz? haydi öyle diyelim ki tabiat bir karmaşa mı? önce yağmur yağmaz tohumlar açmaz, çiçekler yeşillenmez ve sonra meyveler vermez mi? nizamı olmayan konuşmayı benzettiğiniz tabiatın muntazam bir düzeni var; kelime benzetilmiş olandan bile destek alamıyor.
uzmanı nasıl uydurdunuz; azman vezninden getirmediniz mi? azman eski avam türkçe'sinde aşırı gelişmiş bir ucube demektir. kadim türkçe'de ise "uz" usta demektir; ama "man" masdarı da yine kocaman aşırı gelişmiş demektir. uz'u usta olarak aldınız diyelim; "man" masdarı ile oldu yine bir azman. (aşırı gelişmiş ucube usta). mütehassıs'ın ve yani ihtisas yapanın karşılığı olarak getirirken şişenin dibinde miydiniz? bugün uzman derken ne anlıyoruz? bak ki elini nereye atsan bir uzman! ciddiyet yok - al sen de kendine yakıştır. mütehassıs; bizde tahsil ve tecrübe teçhizini intiba ettirir.
hürriyeti özgür yaparken de kafalar zom muydu? kadim türkçe'de benlik demek olan öz'ü aldınız; farsça'da fışkıran manasına gelen gümrah'dan akla yine kadim türkçe'de fışkıran demek olan gü
Post too long. Click here to view the full text.