>>282Antikapitalist zihniyette ironik olmayarak Mises reyiz şunu diyor:
"Şimdi, insanların kapitalizmden niçin nefret ettiklerini anlamaya çalışabiliriz. ast ve statüye dayalı bir toplumda birey, makûs talihini kendi kontrolünün dışındaki şartlara izafe edebilir. O, bir köledir, zira olan her şeyi belirleyen insanüstü güçler, onu bu mevkie
yerleştirmişti(r). Bu onun işi değildir ve âcizliğinden dolayı
usanması için hiçbir sebep yoktur. Eşi, onun mevkiinde bir
kusur bulamaz. Eğer eşi ona, “sen neden bir dük değilsin? Eğer bir dük olsaydın, ben de bir düşes olurdum” şeklinde bir şey söyleseydi, o da, “Eğer bir dükün oğlu olarak doğmuş olsaydım, seninle, yani bir köleyle değil, başka bir dükün kızıyla evlenmiş olurdum, bir düşes olmaman, sırf senin suçun değil; ebeveynlerinin seçiminde niçin daha zeki olmadın?” şeklinde bir cevap
verirdi. Bu mesele, kapitalist sistemde oldukça başka bir şekil alır. Bu sistemde herkesin hayatta bulunduğu yer, kendi yaptıklarına bağlıdır. Arzuları tamamen tatmin edilmemiş herkes pekâlâ bilir ki, şansları kaçırmıştır ve akranları tarafından geride
bırakılmıştır. Eğer onun eşi onu,
“Niçin haftada sadece sekiz dolar kazanıyorsun? Eğer arkadaşın Paul kadar zeki olsaydın, bir ustabaşı olurdun ve ben daha iyi bir hayatın tadını çıkarırdım” şeklinde azarlarsa; o, kendi [değerce] düşüklüğünün/alçaklığının farkına varır ve kendisini mahcup
hisseder."
Bütün vatandaşların kanun önünde eşit olması, bir insanın doğduğu sınıfın yaşam koşullarının kendi suçuymuş gibi algılamasına yol açıyor. Rags to riches geyiğine inanan yoktur, kapitalizmde legal yollarla bir insanın doğduğu sınıftan başka bir sınıfta ölmesi çok nadirdir; özellikle teknolojinin aşırı gelişmesi sadece üstsınıfların alabileceği dağıtım ve toplu üretim araçlarını piyasada hayatta kalabilecek bir iş için gerekli kıldı, bu da büyük işlere küçük işlere karşı müthiş bir avantaj sağlıyor. Kısacası her insanın eşit olduğu düşüncesiyle kurulmuş günümüzün psödo-meritokratik toplumu burjuva ahlakına sahip olan, burjuva larpı yapan sefillerin doğalarına aykırı davrandıkları ya da daha doğrusu burjuva olamadıkları için sürekli acı çektiği bir distopya. Problemin temeli bu.