[ hepsi ] [ comfy / a / v ] [ tek / kultur ] [ b / hell / int ] [ meta ]

/b/ - Rastgele

Name
Email
Subject
Comment
File
:
Embed
Password (For file deletion.)

• Youtube, Vocaroo, SoundCloud gibi url'leri embedlayabilirsiniz.

• Kopyaladığınız bir görseli Ctrl+V ile yapıştırabilirsiniz



File: 1738453320325.png (167.37 KB, 679x451, 1736041320665.png) ImgOps Google iqdb

 No.433748

Tcwc halkının okumuşunun bile acayip cahil kültürsüz bilgisiz kalmasının sebebi nedir sizce anonlar? Ezbere eğitim sistemi mi yoksa boktenpiçlerin hakkatten gerizekalı olması mı? Daha gerizekalı bir ırk görmedim araplar bile tırrorklardan daha yüce.

 No.433751

Boklu arabın ordusunu dağıttılar gittiler ışıdi kurup ortadoğuya bela oldular ama orkların orkişelerin parasını değersizleştiriyorsun okullarında çocuklarını kızlarını orospu olarak yetiştiriyorsun gık yok. Demek ki orklar en alt ırk.

 No.433752

>>433748
Tamamen ırsi. Ben ilkokuldayken okumayı beceremeyen tipler vardı. Ortaokula geçtiler yine aynı. Aynı ailelerin çocuklarıyız, biz de bok arası bok ile beslendik, aynı sınıflarda okuduk ama 10 kişiden 8'i sakattı beyinden. Diğer tüm nedenler cope. Anadolu halkı direkt salak bir ırk, düşünmek için üretmek için oluşmuş bir ırk değil tükettirmek köle gibi tarlada/fabrikada çalıştırılmak için dizayn edilmiş bir ırktır.

 No.433763

En temelde hakkaten gerizakalı olmaları. Sebep gösterebileceğin her şey de bunun bir sonucu zaten.

 No.435256

olay türkçe dilinin yetersizliği olabilir.

deme kalbura kallabur; lugat-ı fasihten evlâdır galat-ı meşhur... türk dil müessesesi "kurum - olay - oy - doğa - sorun - uzman - özgür - sınav" gibi uydurma kelimelerin etimolojisi ve vezinlerinin de mantiki temelini vuzuha kavuştursun... (varsa). kurum kadim türkçe'de is tortu demekti ki bacada olurdu; bu müesses'in / tesis edilmişin yerine nasıl geçip de müessese oldu? veznini vuku bulmuş hadiseden alan vakâ nasıl olay oldu? kadim türkçe'de bile olmayan; avam nazarında bir sızlanma mırıltısı oy da nasıl rey oldu? sormak vezninden gelen sorun da nasıl mesele oldu? sorun mu var? sor o zaman! konmak vezninden gelen mevzu nasıl konu oldu? ortaya konan mı demektir; kuş da konuyor... bir sözün bahsi demek olan "mevzu" ile - "konan" bir şeyin mânâ ve nüansı aynı mıdır?

sınav'ı da serbest çağrışım dediğiniz uydurma taktiği ile hav hav'dan getirmediniz mi? sına kadim türkçe'de denemek demek; veznin mantığı varsa da +av masdarı külliyen köpek sesidir. denemek desek de imtihan ile ne alakası vardı? kullanılacak mal denenir; insan denenmez ve insana hassa olanlar imtihan edilir. bu iki kelimenin şuur ve nüansı farklıdır; kelimeler düşünceleri şekillendirir.

doğaya bakalım; veznimiz "doğ"dur ve kadim türkçe'de de sabittir... bu vezni alarak birbiri ile hiç alakası olmayan mefhumlar uyduracağız: "doğa - doğaçlama" tamamen sallıyoruz; doğayı sığırın erkeği olan boğa'dan uyduruyoruz ve "tabiat" yapıyoruz. türk dil baca kurumundayız - sallamaya devam ediyoruz: hazırlıksız konuşmamı yapıyor - sözlerimiz vehleten mi çıkıyor? salla bir masdar "ç" ekle - ne oldu? "doğaçlama..." kadim türkçe'deki vezin de tepetaklak oldu. ikincisini affedelim de üçüncüsünü ne yapalım? hazırlıksız bir konuşma yapan kişi doğayı mı taklit ediyor? "irticalen" kelimesinin karşılığı olarak nasıl geliyor? rical'den irtical'i / rütbe düşürmek veznini "doğaçlama" yaparken kaçıncı şişedeydiniz? haydi öyle diyelim ki tabiat bir karmaşa mı? önce yağmur yağmaz tohumlar açmaz, çiçekler yeşillenmez ve sonra meyveler vermez mi? nizamı olmayan konuşmayı benzettiğiniz tabiatın muntazam bir düzeni var; kelime benzetilmiş olandan bile destek alamıyor.

uzmanı nasıl uydurdunuz; azman vezninden getirmediniz mi? azman eski avam türkçe'sinde aşırı gelişmiş bir ucube demektir. kadim türkçe'de ise "uz" usta demektir; ama "man" masdarı da yine kocaman aşırı gelişmiş demektir. uz'u usta olarak aldınız diyelim; "man" masdarı ile oldu yine bir azman. (aşırı gelişmiş ucube usta). mütehassıs'ın ve yani ihtisas yapanın karşılığı olarak getirirken şişenin dibinde miydiniz? bugün uzman derken ne anlıyoruz? bak ki elini nereye atsan bir uzman! ciddiyet yok - al sen de kendine yakıştır. mütehassıs; bizde tahsil ve tecrübe teçhizini intiba ettirir.

hürriyeti özgür yaparken de kafalar zom muydu? kadim türkçe'de benlik demek olan öz'ü aldınız; farsça'da fışkıran manasına gelen gümrah'dan akla yine kadim türkçe'de fışkıran demek olan gür geldi ve oldu "benlik fışkırması." hürriyetin taşkınlık ve fışkırma ile ne alakası vardı? hürriyet - hür vezninden gelir ve âzât olmak / serbest olmak demektir: hükümlerin - amirlerin emirlerine âmâde bir köle olmamak demektir ki serbest olan taşıp fışkırıyor muydu? şişeniz bitmediyse devam edin:

 No.435258

idareciye ve amire ne dersiniz? "bakan." (kadim türkçe'de gözlemek demektir). bakıp ne yapıyor? ben de bakıyorum - siz de bakıyorsunuz; herkes bakıyor. bakmak / gözetlemek nasıl idare etmek oldu? muallim ve mümeyyiz nasıl öğretmen oldu? "öğren" kadim türkçe'de uysallaştırmak ve bir şeyi tabiatına küstürüp tımar etmek demektir ve men / man masdarı kadim türkçe'de "kocaman" olunca kelimenin manası nereden çıkıyor? insanlar terbiye edilir; hayvanlar tımar edilir... tedrisat verenin itibarını kaldırıp attınız ve tımar eden kocaman bir ucube yaptınız. fakat manası bugünkü şekline de çok iyi oturup okullarınızın maksadı ile hiç çelişmiyor - hayvan gibi tımar edip, sisteme boyun bükecek düzen adamı yetiştirmek için maksada denk düşmüş bir kelime. müspet anlamda tahayyül ederken "yapman etmen" gibi "öğretmem"olacağını da şişe biterken idrak edemezdiniz.

merakımı en çok celbeden tahkikat yapan bir adama savcı derken kaçıncı şişe bitmişti? sav kadim türkçe'de söz demekti ve oradan getirdiniz. iddiaya fahiş manasında yine de bir dava denilebilirse de söz nasıl "iddia" oluyor? eski avam türkçe'de de başından sağmak / kovmaktır. bu adam şimdi başından sağan mı yoksa iddiacı mı oluyor? ben de iddia ediyorum ve herkes bir şey iddia ediyor. pekâlâ avam nazarından alıp lâyıkını yerine koyalım ve davacı diyelim ki benden mi davacı? kendi hesabı mı? bu müddei umumi tahkikatini vekâleten ifâ etmiyor mu; benimle bir husumeti mi var?

peki yönetim ne demek? yön cephe demek, bir taraf demekti, cihet demekti. yön "et" masdarı ile nasıl idare oldu? yönetmek; vezni masdarı ile kadim türkçe'de bir yöne gidip yönelmek demektir. bakanlar gözetleyenler nereye yönelip gidiyorlar? kafalar nasıl zom! şişenin biri bitip biri açılıyor.

bu arada menşeine sadık kalırsak doğrusu unvan'dır - kelime arapça'dır; türkçe'ye yuvarlarsanız ünvan'dır... iki telaffuzda da bir beis yoktur; ama rezillik artık türk dil baca kurumunun galatı bile fasih sayacak kadar hoyratlaşmış olmasıdır. beri yandan da halk nasıl kabul edip severse kelime artık bir galat-ı meşhur olup doğrusu olur; buna ve manasına da riayet etmeye mecbursunuzdur.

esasen mesele dil de değil zihniyet meselesidir... avamdan ayrılan üst bir sınıf yaratma maksadını lisânda da tezahür ettirme çabasıdır ki "okumuş adamları" güya galat-ı meşhuru kullanan halktan ayırıp onlara "cahil.. dil bile bilmez.." dedirtmektir. alenen değil - şuur altında hafi'den telkin edip düşüncelerinde ve davranışlarında tatbik ettirmektir. devlet mekanizmasının prosedürlerini takip etmekle cehaletten kurtulduklarına inandırmaktır - halk ile de arasındaki ünsiyeti kaldırmaktır ve bu da "söz dinleyecek" sistemin emirlerini sorgulamayacak o düzen adamlarını hizaya getirmenin psikolojik taktiklerinden yalnız biridir: siz söz dinlersiniz; onlar cahildir.. siz devletinize tapıp itaat edin ki size de bu totaliter pastadan ikram edelim; siz de onları güden üst zümrenin bir ferdi olun.

 No.435259

ne zaman ki arapça ve farsça denilerek hücum edilip kelimeler tasfiye edildi o zaman türkçe fakir bir lisana döndü. fransızca - yunanca - latince - moğolca ile kadim türkçe'den kelimeler türetmek bile telafi edemedi; düpedüz uydurulan kelimeler de allak bullak etti. on farklı hissi ve mefhumu nakleden on kelime atılıp, yerine onlardan birini bile iletemeyen uyduruk tek bir kelime getirildi. atılan kelimelerin kur'an ve islam menşeili olması mücbir sebep miydi? hür düşünen - yeni tabiri ile: evrensel insan için bu ne mantıklıdır, ne de bir aydının kriteri ve bakışıdır. bu ırka taassupluk, yani bir bağnazlıktır. evrensel aydın kişi peşin hükmünü / ön yargı perdesini kaldırabilmiş kişidir.

öz türkçe meselesinin ikinci köşesini de bir lütuf olarak alabiliriz ki dilimizdeki zenginliği arttırır: siyah farsça beyaz arapça iken kara öz türkçe'dir. duvarı boyarsak siyah / beyaz deriz. ruhiyattaki hissimizi aktarırsak da "alanımız ak" deriz. "yaşa" öztürkçe'dir ve kalbi atanlara da yaşıyor deriz. yaşayan bir insanın düzenini; sevincini - memnuniyetini tarif ederken de "hayatını yaşıyor" deriz.

meselenin üçüncü köşesinde de arapça ve farsça'nın; türkçe'nin bütün damarlarına bağlandığını görürüz ve saymakla da bitmez dersek mübalağa olmayacaktır; gözden kaçmışı her an çıkacaktır: asalet arapça'dır.. aşk arapça'dır.. memur arapça'dır.. resim arapça'dır.. sanat arapça'dır.. ihanet ve nefret arapça'dır.. nankör arapça'dır.. zevk arapça - zehir arapça ve mâzi ile kalp de arapça'dır.

// gündelik hayatımızı dahi arapça kelimelerle şekillendiriyoruz. aklıma vehleten gelmiş kelimeler şöyledir: devlet - hükümet ve muhalefet - meclis ve siyaset - vatan ve millet - halk - asker - adalet - ceza - silah - hâkim - nikâh - defter - kâğıt - kalem - bina - köy - şehir - çanta - elbise - bez - mendil - afiyet ve memnuniyet - arz - talep - ticaret - zengin ve fakir - hava - sabah - dünya - şarap - kahve - şekil - tehlike - intikam - özür - af - cesaret. en çok kullandığımız iki zarfımız da arapça / farsça'dır: cevaben "tamam" deriz arapça'dır. ifademiz "hiçbir şey"dir; "bir" öz türkçe'dir "hiç" de farsça'dır.

 No.435268

>>435259
Kocum bu topraklar 1071'den beri boyle yecuc mecucler anasini sikti. Bizans olsaydi su an ucuyorduk.

 No.435275

>>433748
Bu müthiş ötesi tespitini, kültür ve bilgi deposu keresteforum.com'a sıçtığın için teşşekkür ederiz.
Hayatsız sıçan çemberotuzbiri başlasın o halde.



[Return][Go to top] [Catalog] [Post a Reply]
Delete Post [ ]
[ hepsi ] [ comfy / a / v ] [ tek / kultur ] [ b / hell / int ] [ meta ]